Özel hayatın gizliliği hakkı, mevzuatımızda anayasal düzlemden başlayan bir korumaya sahip olup bu hakkın ihlali halinde ceza yargılamasına konu olabilen bir hak olarak görülmektedir. Dolayısıyla her ne kadar kişilik hakkı ile bağlantılı sayılabilse de belli noktalarda kişilik hakkından ayrılan özel hayatın gizliliği hakkı 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun dahilinde “Özel Hayatın Gizliliği Nedeniyle Erişimin Engellenmesi” başlıklı 9/A maddesi bulunmaktadır.
Özel hayat kavramını, salt olarak kişinin özel alanı dahilinde bulunan, kişinin kendisi dışında kimsenin bilmediği veya somut olaya göre sınırlı sayıda kişinin bilgisi dahilinde bulunan bilgileri içeren dar bir alan olarak yorumlamak mümkündür. Bu nedenle, kişinin benliğini oluşturan ve salt olarak kişinin kendisine özel olan bu alanın ihlali kanun koyucu tarafından kişilik hakkına göre daha farklı bir biçimde koruma altına alınmıştır. Şöyle ki;
Yukarıda anılan maddenin ilk fıkrasında, internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiğini iddia eden kişilerin, doğrudan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na başvurarak içeriğe erişimin engellenmesi uygulanmasını isteyebileceği hüküm altına alınmıştır.
Kuruma yapılacak başvuru sonrasında, her ne kadar Kurum derhal tedbir kararı alıp erişim sağlayıcılarının da söz konusu kararı uygulamaya koymaları için 4 saat gibi bir süre belirlenmiş olsa da başvurucunun Kuruma yapmış olduğu başvurudan itibaren yine erişimin engellenmesi talebi ile sulh ceza hakimliğine başvurması gerekecektir. Anılan maddenin bu fıkrası ile içerik sağlayıcılarına yönelik yargısız infaz yapılmasının önüne geçilmiş olduğu kanaatindeyiz.
Yine aynı maddede; sulh ceza hakiminin makamına yapılan başvuruyu en geç 48 saat içinde karara bağlaması gerektiği belirtilmiş olup somut olayda özel hayatın gizliliğinin ihlali olmadığı kararı verilir ise Kurum tarafından uygulamaya konulmuş olan erişimin engellenmesine dair tedbir kararının kendiliğinden kalkacağı hüküm altına alınmıştır.
Özetle, özel hayatın gizliliği hakkı mevzuatımızda anayasal düzlemden başlayarak korunan önemli bir hak olup işbu hakkın ihlali 5651 sayılı Kanun nezdinde de İnternet Ortamındaki İçeriklere Erişimin Engellenmesi – 1 isimli yazımızda belirttiğimiz başvuru yolundan farklı bir prosedüre sahip olarak düzenleme bulmuştur. Dolayısıyla, internet ortamında yapılan bir yayında ihlal edilen hakkın tespiti doğru yapılmalı ve buna bağlı olarak kişilik hakkının ihlali var ise 5651 sayılı Kanun’un 9.maddesinde öngörülen başvuru yoluna, özel hayatın gizliliğini ihlal var ise işbu yazıda değindiğimiz doğrudan başvuru yoluna başvurulması gerekmektedir. Hakkın ve buna bağlı prosedürün doğru bir şekilde tespit edilmesi zarara uğrayan kişinin mağduriyetinin en kısa sürede giderilmesi açısından büyük önem arz etmektedir.
Benzer konulu bir önceki yazımızı okumadıysanız; İnternet Ortamındaki İçeriklere Erişimin Engellenmesi – 1 ‘i tıklayarak okuyabilir,
Daha fazla bilgi almak istiyorsanız ise İletişim bölümünden ulaşabilirsiniz.